27 Ocak 2013 Pazar

Gözde Yaşam Dergisi



Tarih:07.2012
Tasarımcı:Hatice Gökçe
Röportaj:Ayşe Sarıkaya
 
Erkek modasının öncü isimlerinden Hatice Gökçe ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Sıradışı koleksiyonlara imza atan ünlü modacının başarı hikayesini hep birlikte ögrenelim.
 
Moda dünyası ile ilk tanışmanız nasıl gerçekleşti?Bize moda dünyasında başarıya uzanan hikayenizden bahseder misiniz?
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra 1998 yılında kendi adımla tasarım atölyesini kurdum.
Mezuniyetimin ardından kendi atölyemi kurduğum için hep kendi markamı geliştirmek için çalıştım.
Fakat bu süre zarfında birçok önemli marka için tasarımlar yaptım.
Lente di Abbate, Bil’s, Erenko Tekstil, Argande gibi markalarda danışmanlık yaptım ve bazıları ile halen çalışmaya devam ediyorum.
Yakın zamanda Doreanse markası için organik bir çamaşır koleksiyonu hazırladım.
Ayrıca Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) kapsamında GAP bölgesi kadınlarının sosyal ve ekonomik olarak güçlendirilmesi
amacıyla 2008'den beri uygulanan proje kapsamında Argande markasının yaratımı sürecinde öncü bir rol üstlendim.
Türkiye'nin önemli kuruluşlarında moda tasarım danışmanlığı görevlerini üstlenerek çok özel çözümler üretmeye devam ediyorum.
1998 yılında ITKIB Genç Tasarımcılar Yarışması Erkek Koleksiyonu 1.lik ödülünü, 1999 yılında Japonya'da düzenlenen yarışmada
Unique Design (Özgün Tasarım) ödülünü, ile de En İyi Tasarım ödülünü ve pek çok mansiyon aldım.
Aynı zamanda Moda Tasarımcıları Derneği'nin (MTD) kurucusu ve yönetim kurulu üyesiyim.

Moda sektöründe var olmaya çalışmak her geçen an değişen ve değişirken de aynılaşmaktan çoğu kez kaçılamayan bir alanda hareket etmek demek.

“GILMAN” adlı koleksiyonunuzdan bahseder misiniz? İlham kaynaklarınız nelerdir?
Gılman, her türlü aşınma ve kirlenmeden korunmak ama¬cıyla kabuğunda saklanırken buradan çıkarılıp cennet ehlinin etrafına saçılmış
incilere benzetilmiş ve onların hu¬riler gibi özel bir yaratılışa sahip olduk¬larına işaret edilmiş. Bu bana şiirsel bir anlatım gibi geliyor.
Gılman gibi esrarlı bir alana, koleksiyonumu oluştururken neden giriş yaptığımı açıklamak zor...
Belki de sadece merak... Uzun zamandır kafamı kurcalayan bir konu diyebilirim.
Öncelikle, küçüklüğümden beri adını bildiğim bir konu.
Ama nasıl hayat geçireceğime 5-6 yıl önce karar verdim. Fakat o sıralar zamanı değildi diyebilirim.
Koleksiyonu oluşturan parçalardan bahsedersek beyaz renk vazgeçilmez olarak öne çıkıyor.
Kullandığım ek rengim ise pudra mavisi. Koleksiyonumu neredeyse yakasız modellerle oluşturdum diyebilirim.
Minimal çizgiler kendini yaka ile gösterdi sanıyorum. Asimetrik kesimli ceketler üzerinde uygulaması yapılan özel doku
tasarımları ile, erkekler için çok da alışık olmadığımız bir terzilik örneği sunuyoruz.
Bunu dile getirmekte hiçbir sıkıntı görmüyorum.
Konuyu anlamakta zorlananlar için ise şöyle diyebiliriz: Koleksiyonum erkekler için özel olarak hazırlanmış “haute couture” bir koleksiyon.
Ayrıca Swarovski taşlarla bezenmiş özel dokular ile gerçek bir ışıltı yakaladık

2012 yılının Bay & Bayan modasını nasıl yorumlarsınız?
Ekolojik hayatın ve çevreciliğin önem kazanmasıyla birlikte 2012 yılında hazır giyim sektöründe doğal renklerin hakim olacağını
söylemek yanlış olmaz.
Bu yıl renklerin bu akımla beraber doğal tonlara döneceğini ve renklerin birbirinden etkileneceğini söyleyebiliriz.
Bu etkilenme biraz da doğal tonların başka renkler tarafından kirletileceği anlamına geliyor.
Parlak renkler toprak tonlarına; mesela kırmızı renk kiremit rengine ve koyu kırmızıya dönüşecek.
Sarı ise yerini hardal rengine bırakacak.
Detaylarda çarpıcı ve parlak renklerin kullanılacağını, haki rengin detaylarda hakimiyet kuracağını ve renklerin arasında
parlaklıkların olacağını da söyleyebiliriz.

Ürün yelpazenizde neler var?
Kara Karga koleksiyonumun ardından Jön Türkler ve GILMAN koleksiyonlarının tanıtımlarını yaptık.
Kara Karga koleksiyonumda, karga temasına yönelerek siyah tonların ağırlıklı olduğu bir seçki hazırladım.
Jön Türkler koleksiyonumda ise tarihsel bir bakış açısı getirerek dönem giysilerini yeniden ürettim.
GILMAN, daha önce belirttiğim gibi erkeklere özel hazırlanmış bir “haute couture” koleksiyonu oldu.

Çalışmalarınızı gerçekleştirirken en keyif aldığınız bölüm hangisi?
Koleksiyonu “yaratma” sürecinin en sevdiğim kısım olduğunu söyleyebilirim.
Sanatın farklı alanlarıyla fikirlerimi birleştirdiğim, tabuları sorguladığım, fark edilmeyeni betimlediğim, sorular sorduğum ve
en önemlisi de hissettiğim bu süreç tasarımlarımın bel kemiğini oluşturuyor.

Yerli ve yabancı ünlü isimler arasında giydirmek istediğiniz kişiler var mı?
Tasarımlarımı görmek istediğim herkesin üzerinde görüyorum. Bir de Clive Owen giyse fena olmaz.

Çalışmakta olduğunuz sektörden memnun musunuz?
Modayı seviyorum çünkü kesintisiz beslenme, kalıpları aşma ve kendini yenilemenin var olduğu bir alan.
Çalışırken zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyorum.

Türkiye modaya ve tasarımcılara hak ettiği desteği verebiliyor mu?
Türkiye’deki moda ortamının ilerlemesi için çok çaba sarf ediyoruz.
Şu anda moda tasarımı eğitimi eskiye göre daha profesyonel bir hale geldi.
Direnç gösteren Türk tasarımcılarının istediği başarıları yakalayacağı ve hak ettiği değeri bulacağına inanıyorum.

Yerli/yabancı beğendiğiniz tasarımcılar kimlerdir?
Issey Miyake ve Vivienne Westwood.

Tasarımcı olmanın zorlukları / kolaylıkları nelerdir?
Tasarımcı olmak hiç de kolay bir iş değil ancak bunu zevke dönüştürebiliyorsanız başarılı olabilirsiniz.

Yakın Tarihte hayata geçirmek istedikleriniz? Gerçekleşecek olan yeni bir defileleriniz var mı?
Benim idealim moda dünyasında bir Türk erkek profilinden bahsedilmesini sağlamak.
Amacım, deneyselliği deneyimlerle birleştirip yeni bir silüet yaratabilmek.

Tasarımlarımda bunu düşünerek yenilikler ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Son yıllarda da etrafınıza baktığınızda erkeklerin eskiye oranla daha özgür kıyafetleri tercih ettiklerini görüyorum.
Her ne kadar bütünüyle bir değişim yaşanmasa da bu ufak çaplı gelişmeleri gözlemlemek heyecan verici.

Hiç yorum yok:

Gözde Yaşam Dergisi

Tarih:11.2013 Mehmet Emin Barsbey Röportaj:Ayşe Sarıkaya